“Bir milleti yok etmek istiyorsanız işe önce dili ile başlayın.” der ünlü Filozof Konfüçyüs. Bir milletin dilini bozarak kendi kültürünü, tarihini, benliğini unutmasına zemin hazırlamış olursunuz. Dilin ölmesi demek bir toplumun belki fiziksel değil ama kültürel olarak ölmesi demektir. Bunun içindir ki milletler her şeyden önce dillerine sahip çıkmalılardır. Canlı bir varlık olan dile sahip çıkmanın ilk kuralı onun belli kurallar çerçevesinde gelişmesini sağlamaktır. Bu sayede milletin dil birliği sağlanacak ve o millet, yok olmaktan kurtulacaktır.
Dil birliği bozulan bir millet; zamanla tarihini, kültürünü ve benliğini kaybeder. Çünkü milleti millet yapan bu unsurlar nesilden nesile dil aracılığı ile aktarılır. İster sözlü ister yazılı olsun tarihin ve kültürün gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan dil, canlı bir varlık olmasından dolayı, sürekli gelişmekte ancak gelişirken belli kurallara bağlanmazsa yok olabilmektedir. Birleşmiş Milletler, dünya genelinde konuşulan yaklaşık 6 bin dil olduğunu ve bunların %43’ünün yok olma tehlikesi altında olduğunu belirtmektedir. Yok olan dillerle birlikte o dili konuşan milletlerin kültürleri de yok olmaya mahkumdur. Sosyal ve canlı bir varlık olan dil, her dönemde toplumların yaşantılarından etkilenmektedir. Son yıllarda sürekli artan sosyal medya kullanımı da bu etkenlerin en başında gelir
Bilgisayar, internet ve akıllı cep telefonlarının hayatımıza girmesiyle vazgeçilmez hâle gelen sosyal ağların (Twitter, Facebook, Instagram, Whatsapp, Youtube vs.) Türkçenin kullanımına etkisini ele almaktır. Sosyal medyanın insanlar üzerindeki etkinliği o kadar arttı ki özellikle gençlerin yaşam tarzları, tercihleri hatta konuşma ve yazışma dilleri bile farklılaştı. Mesajlaşmalarında sesli harflere ihtiyaç duymayan yeni bir nesil türedi. Öyleki sadece kendilerinin anlayabileceği yeni bir dil geliştirdiler. Günümüzde böyle bir iletişim dili gençler arasında giderek yaygınlaşmakta. Ayrıca sosyal medya kullanıcıları sözcüklerin yeterli olmadığını düşündüklerinden sözcük yerine “simgelere” ve “emoji”lere başvurarak dilin erozyona sebep oluyor.
Sosyal medyanın sağladığı olanaklar ve kolaylıklar, olumsuz etkilerinin genellikle göz ardı edilmesine yol açıyor. Geçmişte okuduğunuz bir haber, makale, gazete veya dergiye tekrar bakmak istediğinizde bulamamışsanız basım yeriyle veya satıcısıyla iletişime geçmeniz gerekiyordu. Oysa sosyal medya yoluyla istediğiniz belgeye anında ulaşabiliyorsunuz. Üstelik bunun için ödeme yapmanız gerekmiyor.
Abulfez Süleymanov’un “Dil düşüncenin evidir.” sözünde olduğu gibi sözcük dağarcığımız ne kadar zenginse düşünce hayatımız da o kadar zengindir.
Son zamanlarda günlük hayatta sıkça kullandığımız, dilimize yabancı dillerden geçmiş olan kelimeler ve Tabelalarda kullanılan yabancı kelimeleri eklediğimizde farkında olmadan 500 yabancı kelimeyi Türkçemize eklemiş oluyoruz bizlerin her geçen gün farklı kelimeler eklemesi Türkçemizin yok olmasına sürükleyecektir. Çözümü ise Türkçemize daha fazla önem verip hayatımızdan kademeli bir şekilde yabancı kelimeleri çıkartmamızdan, tabelaların yabancı kelimeleri uzaklaşmasından geçip atım atmış olacağız çünkü Türkçe “Dilim Benim Kimliğim ”dir.
Bu kelimelerden bazılarını aşağıda belirtmiş bulunmaktayım.
Absürt =Saçma Okey=Tamam
Adapte =Uyum ONLINE= Çevrim içi
Adisyon =Hesap fişi Trend =Moda
Ambiyans=Ortam LINK =Bağlantı
Analiz=Çözümleme SPORT STORE=Spor Mağazası
CV=Öz geçmiş EXİT = Çıkış
Full Time=Tam gün Departman= Bölüm
e-mail= Elektronik Posta STRAND CAFE = Plaj kafe