Çalakalem öğrendiğimiz şu matematik nedir ki? Öğrencilerin hepsinin dediği gibi: gerçek hayatta ne işimize yarayacak?
Ben diyeyim, gün içinde insanlar milyonlarca kez matematik yaptıklarını da fark etmezler aslında. Markette takip ettikleri indirim günleri stratejileri, buluşmaya nasıl geç kalmadan gidebilirim planları, birini güzel bulurken içgüdüsel kurulan güzellik algıları o yüzdeki altın oran, gitar çalarken tuttukları ritimdeki aritmetik nedir?
Müzikle, estetikle, zaman yönetiminde, kişisel ekonomi idaresinde ve gündelik planların en küçük detayındaki gizli büyüleri anlamak o büyüleri ezberlemekten nasıl geçebilir? bu büyüyle yaşadığını fark etmek içsel bir iştir kuşkusuz. Sınavı gelin bir köşeye bırakalım, bu tavşan deliği bambaşka bir evrene açılıyor peki sen Alice kadar cesur ve meraklı olacak mısın?
‘’Matematikte bir şeyleri asla anlamazsın, sadece onlara alışırsın.’’
Sayıları çok da hafife almayın sakın! Dünyanın en kalabalık nüfuslu ülkesinde milyonlarca binasına korku salan bir sayıdır dört. Çin’de lanetli kabul edildiğin milyonlarca insan hiç sorgulamadan apartmanlarında 4. Kat bulundurmazlar ve en garibi de inanılmaz güçle inanıyorlar buna.
Tılsımlı sayılarla dolu, insanları dehşete düşüren ve hatta çıldırtan bir dünyada yaşıyoruz. 7 holistik, (kutsal)13 lanetlidir.42 ve 23 ise saplantılıdır. Çoğu asal sayılar hayrete düşürür çünkü göremediğimiz bir perde inmişçesine evrenin her yerinde saklanmışlar, beni bulsalar diye beklerler sanki. Size bir ufakta sır vereyim, hiç biri tesadüf değildir. Hepsi düzen ve nizam bilimi sonucu, o yapmaya korktuğumuz matematik eseri!
‘’Bir matematikçi sanmaz fakat bilir, inandırmaya çalışmaz çünkü ispat eder.’’
Henri Poincare
Bilim ise izafidir, değişir ve aksi çıkma ihtimali her zaman vardır. Ancak bir kural dışında. Kesin olan bir tek yer çekimi kanunudur ki o da biliriz fiziktir ve o da matematiğin kız kardeşidir. Matematikte kuşku konuşmaz, ispatlar anıtlar gibi çakıldığı yere kök salar ve bu ispatlar hiçbir depremler sarsılmaz. Bu büyünün kuralı iki tanedir: bir ve sıfır. Bir der ki, vardır. Sıfır der ki, yoktur. Filozof Descartes’in dediği gibi; olmak yada olmamak, bütün mesele bu.
Peki neden bu aydının filozof olduğu bu kadar popüler iken, Kartezyen ve analitik sistemle birlikte matematik tarihinde dönüm noktası yaratan bir matematikçi olduğu gerçeği gölgede kalır?
Da Vinci’nin ressamlığı kadar konuşulmayan mimari eserleri, matematik kuramları neden bir sır gibi öylece keşfedilmeyi bekler?
Cevap basit: matematiğin dokunmadığı olan, seyahat etmediği köşe bucak yoktur da ondan. Hani dalı alırsanız alın arkasında onu destekleyen bir iskelet sistemi gibi matematik durur. Köşesinde gizlenir ve seçilmiş insanların duyacağı şarkılarını fısıldar matematik. Sadece kutsal yaratıcının bahşettiği bir hediye gibidir, mağaza duvarına yansıyan gölgeleri değil, hakikatini görmek için cüret edip arkasına dönenlerin, ateşin gerisinde bakanların sahip olduğu bir mucizedir. Süper güce ne hacet, analitik zeka, matematiksel görgü süper güç değil de nedir?
Eğer gerçekten bu kadar şanslıysanız, sizin de öykünüz başlıyor demektir. Harikalar diyarına hoş geldiniz…
‘’Gerçeği aramak onu elde etmekten daha kıymetlidir.’’
Einstein, Albert
