USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İLETİŞİM SANATININ 10 ALTIN KURALI: KENDİME MERHABA

15-01-2023

Sanat Arapçadan dilimize girmiş ve TDK Sözlüğünde farklı anlamları ile yer alan bir sözcük:”Bir meslekte  uyulması gereken kuralların tümü.” en yaygın kullanımlarından  biri. Sanatsa görsel, işitsel ve fonetik türleri ile her an hayatımızın bir parçası. Akla ilk gelen sanat halleri; resim, müzik ve mimariye dair. Bu yazıda sanat sözcüğünü; bir şey yapmada gösterilen ustalık manasında “iletişim kurmak” bağlamında kullanacağım. Zira çağımızda iletişim teknolojileri her ne kadar ilerlemiş olsa da dijital çağda gerçek manada iletişim ustalık gerektirir hale gelmiştir. Teknoloji dünyayı küçülten ve mesafeleri yok eden haliyle binlerce mil uzaktaki kişileri birbiriyle iletişim kurar hale getirse de “karşılıklı bir eylem olarak anlamak; anlaşmak”  davranışında yeterliliklerimiz maalesef azalmakta. Karşılıklı anlamaya dayalı iletişim giderek uzaklaşılan bir edim haline gelmekte.

Ailede, okulda, işte, sokakta kısaca hayatın her yerinde sorunlarla karşılaşıyoruz.  Şu cümleleri sıkça duyar olduk: “

-Ailem beni anlamıyor…

-Eşimle anlaşamıyoruz…

-İş ortamında kendimi ifadede zorlanıyorum…

- Kendimi savunamıyorum, hakkımı koruyamıyorum, beni eziyorlar…

-Beni dinlemiyorlar, ben ne konuşsam da bir önemi yok zaten; onlar kendi bildiklerini yapıyorlar…

Eğitim Danışmanlığı’na başladığım ilk yıllarda genç bir danışanımdan duyduğum bir cümle vardı içimi sızlatan,  hala kulaklarımdadır. Şöyle demişti:

 -Ben ne söylesem de onlar için bir önemi yok, bana bir konuda görüşümü sorduklarında artık kendi cevabımı değil onların istediği cevabı veriyorum. Onlar da rahat ediyor, beni de rahat bırakıyorlar…

 Onlar dediği ise ailesi, içinde doğup büyüdüğü kişilerdi ve yıllar içerisinde üst üste yığılan iletişim sorunları ben ve onlar kutuplaşmasına kadar getirmişti ilişkiyi. 

İletişim, insanları hem ailede hem de sosyal yaşamlarında destekleyici etkileri ile onları konfor alanına ulaştıran bir eylem. İletişim sorunları ise bireyi hem dış dünyada hem de iç dünyasında yalnızlaştıran, endişe ve kaygının tuzaklarına düşüren bir sorun olarak git gide büyümekte. İletişimin ustalık gerektiren bir sanat olması da bunu başarabilen insanların varlığından ve farklı sıfatlarla kurdukları iletişimde lokomotif görevi görmeleriyle önemini perçinliyor.. 

Sorunları çözmenin ilk adımı böyle bir sorun olduğunu kabul etmek, sorunun varlığını görmek ve bu gerçekle yüzleşmek…

-“Deniz ile nasıl iletişim kurabilirim?

- Anneme bu durumu nasıl açıklayabilirim?

-Babama onun işini sürdürmek yerine kendi işimi yapmak istediğimi nasıl anlatabilirim?

-Beni görmezden gelen insanlara varlığımı nasıl gösterebilirim?

-İnsanlar bana bakarken onlarla nasıl rahatça konuşabilirim?

- Başkalarının önünde kendimi daha iyi nasıl ifade edebilirim?” gibi sorular aklınızı kurcalamaya başladığında çözüm yolları için harekete geçmeye hazırsanız aşağıdaki kuralları dikkatle incelemeniz gerekecektir. 

 1. İyi bir dinleyici olmak…

 Yüz yüze iletişimde duyma organımız herkes tarafından her ne kadar kulak olarak bilinse de aslında gözlerimizdir. Gözlerimiz en önemli dinleme organımızdır. Kulaklarımız işitir, gözlerimiz dinlerken anlarız bize söylenenleri, anlatılanları. Zamanla iletişim ilerler, tanışıklık düzeyi artar ve gözlerimiz kulaklarımızın işittiği üzerine söylenmeyenleri de fark etmeye başladığında ilişki arkadaşlıktan dostluğa, hayat yoldaşlığına doğru maceralı bir nehre doğru akmaya başlar. Şöyle bir tablo düşünelim birlikte- belki siz de buna benzer bir durum yaşadınız- ailenizle bir akşam oturmuşsunuz ve gelecekteki mesleğiniz hakkında hayallerinizi anlatıyorsunuz onlara…Anneniz dizideki oyuncunun akıbeti hakkında yorum yapıyor. Aynı olayın ikinci versiyonunda  ise anneniz  size, gözlerinize bakarak sizi dinlediğini hissettirerek yorum yapıyor.

 Gözler iyi dinleyicilerdir; gözlerimizi yüz yüze iletişimde, dinlemeye dahil etmeden sağlıklı, verimli iletişim kurmak mümkün değildir. 

 2. Saygı göstermek ve saygı duymak…

 Karşınızdaki kişi farklı yaşlarda, düzeylerde, görevlerde olabilir. Önemli olan iletişimde belirleyici olmak, kendine göre ve uygun davranarak iletişimi desteklemektir; bir çocuk, bir büyük, patron, ast da olsa iletişim kurulan kişi, ona gerekli saygı, nezaket ve özeni göstermek sizin kendinize yakışan saygı, özen ve nezaketi göstermeniz anlamına gelir. Bazen karşınızdaki kişi sizin bu tavrınızı anlamasa da… Zaten bu da onun kendine uygun gördüğü, yakıştırdığı olacaktır. Komutlar – yap, getir, ver gibi- yerine istekler bildirmek –Getirir misiniz? Yapar mısınız? gibi-  saygınlığınıza uygun ifadeler olacaktır. 

 3. Karşınızdakini görmek…

 İnsan insana, can cana yaşadığımız şu hayatta birbirimizi, çevremizi, sokağımızı, komşumuzu, mesai arkadaşımızı, öğrencimizi, simit aldığımız adamı evladımızı, görüyor muyuz gerçekten? Onun hal, tavır ve hareketlerini fark ediyor, söylemediklerini gözlemlemeye çalışıyor muyuz? “Buna ne gerek var, boşuna çaba” diyerek kaçınmak da mümkün elbette fakat aynı duruma maruz kaldığınızda siz “işim başımdan aşkın bir de gelmiş benden yeni bir iş istiyor.”, “ Görmüyor musun rahatsızım, daha ne anlatıyorsun bana?” diye şikayet etmeyecekseniz her gün gözleriniz açık da olsa etrafınızı görmeden yürüyebilirsiniz. Oysa “günaydın, hayırlı işler, nasılsınız, bugün daha iyi görünüyorsunuz, çok teşekkür ederim, iyi günler” diyebileceğiniz ve dokunabileceğiniz nice insan, hayat akıyor etrafınızda…. Denemek ister misiniz?

 4. Olduğu gibi kabul etmek…

 Başkalarından beklentileriniz ne kadar çoksa iletişiminiz de o kadar riskler barındırıyor demektir. Karşınızdaki eşiniz ya da evladınız olduğunda bile durum böyledir. Karşınızdaki kişiyi olduğu gibi kabul etmek hem sizin için hem de onun için sağlam bir iletişim altyapısı oluşturacaktır. Gerçek, verimli bir iletişimin katalizörü olanı olduğu gibi görmektir; eleştirileriniz varsa bile…

 5. Gerçekten yapmak, söylemek… Gerçekten…

 Duymak, dinlemek arasındaki mesafe kalp mesafesidir. Etkin bir dinleme samimiyetinizi, özeninizi, bakışlarınızı hatta ayaklarınızı içine katmadan gerçekleşmez. Dinlediğiniz an bunun önemli olduğunu bakışlarınız, duruşunuz ve davranışlarınızla belli etmelisiniz. Bu hem kendinize hem de karşınızdaki kişi ya da kişilere anlaşmak, uzlaşmak, tanışmak için fırsat tanımak olacaktır. 

 6. Kesişim ve birleşim kümeleri…

 Eğilimler, ilgiler, iş- güç gibi pek çok alanda birbirimize göre çeşitlilik gösteriyor olmamız insan olduğumuz ve kaldığımızın bir göstergesi aslında. Bazıları siyah sever bazıları kırmızı. Eskilerden duyduğum beylik sözlerden birisi;” Zevk meselesi bu, ayakkabı köselesi değil ya.” Evet dijital çağın değiştiremediği “Zevkler ve renkler tartışılmaz.” düsturu hala geçerliliğini koruyor moda renkler, çizgiler ve düşüncelere karşı. Bu anlayış toplum olarak farklılıkları kucaklamanın bir ifadesidir aslında ve hor görerek gidemediğimiz yolları hoş görerek aşacağımızın da kanıtıdır. Ayrıldığımız taraflara bakmak yerine birleştiğimiz yönlere meyletmek, farklılıkları hatta zıtlıkları doğal karşılamak içimizdeki geçmişin derinliklerine uzanan hoşgörüyü de ortaya koyacaktır. 

 7. Açık olmak…

 Beğenmediğiniz, onaylamadığınız ortak görüşte buluşmadığınız iletişimlerin parçası iseniz açıkça görüşünüzü ifade etmek öncelikle saygınlığınızın gereğidir; söylemenizde hiçbir sakınca yoktur. Böylesi bir pozisyonda dikkat kesileceğimiz kısım nasıl söylediğimiz olmalıdır. Kendimize yakışan nezaket ve saygı iyi bir üslup çerçevesi olacaktır. 

 8. Empati kurmak…

 Sözler, sözcük manalarında aynı da olsa farklı ağızlardan başka vurgular ve anlamlar ile çıkabilir. Değişkenlik söyleyen kişinin geçmişi ve şimdisi ile ilgilidir. Söylenenlerin alt anlamlarını fark etmek, bu uğurda çaba göstermek sınırları olması gereken bir alem. Zira doz aşımı kişinin kendine karşı sorumluluklarında zafiyetler göstermesi neticesine doğru gider. Başkalarını anlama yolunda kendini arka plana atmak iletişimi de kendi doğasından uzaklaştıracaktır. 

 9. Bir ağız, iki kulak…

 Konuşmak sanattır elbette, insan kendini konuşarak ifade eder. Etkili bir ifade- sizi 1 ya da 1000 kişinin karşısında olabilirsiniz- önünde güçlendirecektir.Dinlemek  ise iletişimin ilk altın kuralı… Öncelik hangisinde? İletişim hangi koşul ve ortamda olursa olsun karşınızdakini görmeden(3. kurala bkz.) gerçekleştirilmemelidir. Dolayısıyla ilk altın kural iki kulak ile yaradılışımızın da gösterdiği yolda rehberimiz olmakta…

 10. İletişimde 1+1+1: 3 eşitliği sabit değildir…

  İletişimde siz bundan önceki 9 kurala dikkatlice uydunuz, elinizden geleni yaptınız diyelim; iletişim sanatında iyi sonuçlar alacağınız anlamına gelmez bu. Çünkü insan değişir,  bakışı, anlayışı, duygusu ve düşüncesi değişir.Konu iletişimse 1+1+1: 3 demek mümkün değildir her zaman. Her toprakta her çiçek yetişmez; kendi iklimini, koşullarını arar. Böylesi bir durumla karşılaştığımızda kendimize karşı temel vazifemiz saygınlığımız çerçevesinde şu gerçeği kabul edip; “ İletişim sanatı herkesin harcı değildir diyerek iletişimi kesmek” olacaktır. 

 Anladığınız ve anlaşıldığınız, kendinize merhaba dediğiniz bir yaşam dilerim…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Reklamı Geç
sanalbasin.com üyesidir